Bir; ana öge, yaşam ögesi, ilgi merkezi kadraj ortasında olmasın, altın noktalar gözetilsin diyoruz. Bu doğru.
İki; özel hallerde ana öge, yaşam ögesi, ilgi merkezi kadrajı milimetrik ortalayabilir de diyoruz. Bu da doğru.
Başka bir bir; üçler kuralını çalıştır, kadrajı, ögeleri ikiye değil üçe böl diyoruz. Bu da doğru.
Başka bir iki; kadrajı özel durumlarda sağdan sola veya yukarıdan aşağıya tam ortadan ikiye bölebilirsin diyoruz. Bu da doğru. Demek ki kimi kompozisyon kriterlerinin tersini yapabiliriz.
“Hocam onu yapma, bunu yap diye yazıp duruyorsunuz, özgünlük nasıl olacak” diye soruyorsunuz. Yukarıda bunun cevabı. Tersini de yapabilirsin. Kısıtlama, engelleme ne demek? Tam tersini bile yapabilirsin.
Ama gerekçelerin olacak, argümanların olacak her şeyden önce, yani tersi de düz olacak. İnsanlık tarihi kadar eski olan doğrulardan söz ediyoruz. Senin onlara kafa tutmayı aklından geçirebilecek ne gücün var ne de yeni kriterler yaratacak kadar devasa birikimin.
En temel insanlık değeri ne? Eşitlik di mi? Diyebiliyor musun Mübeccel, Abdulmecid’ten daha eşit olsun diye? Bunu diyemezken altın noktalara isyanın neden? Altın noktalar meselesi ya da üçler kuralı Mübeccel ve Abdülmecid’in eşit olduğunun anlaşılmasından çok önce kabul gördü, insanlık değeri oldu. 1789 Fransız İhtilalinden çok önce vardı altın noktalar kuralı. Özgürlük dediğimiz, temel insanlık hakkı dediğimiz şeyden çok daha eski üçler kuralı. Neye isyan ettiğinin farkında mısın sen şekerim?
Haddimizi bileceğiz. Yani fantezi yapmayacağız. Argoda şekil yapmak derler. Şekil yapmayacağız. Sokağa çıplak çıkmıyoruz. Sen çık istersen. Ama seni çıplak gören herkes bu yaptığını anlamlandıracak, haa.. herif sokağa çıplak çıkmış ama ne iyi yapmış, şunu anlatmak istiyor, amacı bu, bu nedenle pek yerinde olmuş, ne güzel anladık diyecekler.
Fazilet simetri yapmak istemiş kedi fotoğrafıyla. Bilmiyoruz hesaplı kitaplı mı yaptı yoksa duygularıyla, artistik refleksiyle mi böyle davrandı ama anladığımız simetri endişesi pek yerinde. Eksik yapmış ama.
Şöyle düşünelim: Fazilet’in bu fotoğrafının çıktısını alacağız, karta basacağız, sonra bu kartı sağdan sola tam ve düzgünce ikiye katlayacağız. Sağ ve sol tarafta ne varsa tamamen öpüşecek. Kedi dışında elbette. Kedi de bize tam cepheden bakıyor olsa ve kedinin yüzü de, örneğin sağ ve sol kulağı kartı katladığımızda tam öpüşse fotoğraf tadından yenmez.
Ya da bir cami fotoğrafı. Tam simetri endişesiyle çektiysen çıktısını al, ikiye katla sağ ve sol taraf tam öpüşüyorsa tamamdır.Sağ sol köşeler, her şey simetrik. Cami yalnız olmaz, yaşam ögesi isterim dedin, camiyi tam simetrik olarak yerleştir, gidiş bakış boşluğunu gözeterek, yani altın noktalar hesabıyla bir koşan velet ekle fotoğrafına simetriden gelen durağanlığı kırsın afacan.
İşin özü şu. Her şeyi yapabiliriz. Fantezi yok. Ben fotoğraf işine yeni bir boyut kazandırırım, fotoğraf tarihine geçeceğim, herkes bileklerini kesecek demek yok. Haddimizi bileceğiz. Kompozisyon kriterleri çok fazla, yorum olanağımız sonsuz. Anlamlı, savunulabilir, işlevsel ve artistik olma koşuluyla. Hiç ileri geri söylendiği gibi bağnaz bir adam değilim di mi? Yalnızca fantezik değilim, o kadar.
Biraz örnek görelim: