Savaş fotoğrafçısı denince akla ilk gelen isim şüphesiz Robert Capa’dır. Asıl adı Endre Ernö Friedmann olan ve Magnum ajansının kurucularından olan Capa sadece fotoğrafçı kimliğiyle değil, aynı zamanda yaşadığı aşklar, kurduğu dostluklar, içki ve kumar sevdası ile adından söz ettiren renkli bir karakterdi. Henüz 40 yaşındayken fotoğrafçı olarak katıldığı 5nci savaşta, Hindiçini’nde mayına basarak hayat veda etti ve ardında ölümsüz bir çok fotoğraf bıraktı.
Çok ironik bir şekilde, kendisini dünya çapında üne kavuşturan ölümsüz fotoğrafının adı, İspanya İç Savaşı’nda Cumhuriyetçi bir milisin “Ölüm Anı” ydı.
Günümüz fotoğrafçılığının en çok tartışılan konulardan biri, dijital teknolojinin de hızla gelişmesiyle, fotoğrafın belge niteliğini yitirmesine çanak tutan dijital manipülasyonlar ve kurgular diyebiliriz.
Bu yazıda bu konuyu irdelemekten çok, Capa’yı üne kavuşturan fotoğrafın kurgu olup olmadığını ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hakkındaki iddialardan bahsetmek istiyorum. Şimdi gelin bu iddialara teker teker bakalım.
Capa’nın 1936 yılında çektiği “Ölüm Anı” nın, 1975 yılına dek gerçekliği hakkında bir tartışma söz konusu değildi ancak konu hakkında ilk iddiaları yazan kişi İngiliz gazeteci Phillip Knightley oldu. Bu iddiaya göre Güney Afrikalı bir muhabir olan OD gallagher, Capa ile aynı otel odasını bir süre paylaştıklarından bahseder. Capa ve diğer fotoğrafçı muhabirlerin, Cumhuriyetçi askerlere bulundukları cephede fotoğraf adına hiçbir aksiyon olmadığından yakındığını, bunun üzerine, birkaç siperde mizansen olarak manevra yapan askerleri görüntülemeleri için yardımda bulunacaklarına dair anlaştıklarını, bu fotoğrafın da bu şekilde ortaya çıktığını öne sürmüştür. Ancak 1978 yılında Jorge Lewinski tarafından OD Gallagher ile yapılan ikinci bir röportajda, bu mizansenin Cumhuriyetçiler tarafından değil, Franco’nun milliyetçi askerleri tarafından yapıldığını dile getirmiş, kendi iddiası 3 yıl sonra çürütmüştür.
Yukarda yeralan iki fotoğrafın birbirine benzemesi dolayısıyla bir başka iddia gündeme gelmiştir. İddiaya göre düşen askerin ikisinin de aynı kişi olduğu ileri sürülmüştür. Çimlerin durumu incelendiğinde ikisi de aynı noktada düşmektedir ancak iki kişi de farklı renkte kıyafetler giymektedir dolayısıyla aynı kişi olmadıkları doğrulanmıştır. Bu iddiayı güçlü kılan diğer unsur ise askerlerin ayağının yanında yeralan taşın, askerlerin nerede düşeceğini göstermesi açısından bir işaret olarak değerlendirilmesidir ve kurgu iddiasını güçlendirmektedir.
En önemli iddialardan biri, fotoğrafın nerede kaydedildiğinin saptanması konusunda olmuştur. Capa bu fotoğrafı Cerro Muriano’da çektiğini söylerken, araştırmalar fotoğrafın 50 kilometre daha güneyde savaşın henüz olmadığı Espejo kentinde olduğunu göstermektedir. Bu iddiayı ispatlamak için Jose Manuel Susperregui, Cordoba bölgesinde yaşayan tarihçilere ulaşarak arkadaki dağ ve ova manzaralarını inceletip fotoğrafta yeralan bölgenin Espejo kenti olduğunu teyit ettirmiştir. Espejo kentinde 5 eylül tarihinde bir çatışma olmaması soru işaretlerini beraberinde getirmekte ve kurgu iddiasını güçlendirmektedir. Diğer yandan, o gün Cerro Muriano’da bulunan VU magazini muhabirlerinden Hans Namuth, Capa’nın da yanında olduğunu doğrulamaktadır.
Ölen kişinin kimliği, fotoğrafın gerçekliği konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Alcoyana milislerine 14 yaşında katılan ve Cerro Muriano’da savaşan Brotons adındaki İspanyol asker, o gün ölen kişinin Federico Borrell García olduğunu söylemektedir ve kıyafetlere bakıldığı zaman bu kıyafetlerin başka hiçbir milis grubu tarafından giyilmediğini, o gün Cerro Muriano’daki çatışmayı desteklemek için gelen Alcoy kasabasının milislerine ait olduğunu belirtmektedir. Ayrıca kardeşi Everisto García fotoğraftaki kişinin kardeşi olduğunu teyit ederek bu fotoğrafın kurgu iddialarını çürütmektedir.
Philip Knightley bir üstteki iddiayı çürütmek adına fotoğraftaki kişinin aslında savaşta çatışmada öldüğünü, ölmeden önce Capa’ya poz verdiğini iddia etmektedir. Bunun aksini ispatlamak için Richard Whelan fotoğraftaki bir detayı araştırmıştır. Whelan, fotoğrafta görülen parmakların ölüm esnasında avuç içine doğru kıvrık olmasının o anda öldüğünün kanıtı olduğunu Memphis Cinayet masası dedektifine doğrulatmıştır. Aksi olsaydı, parmaklarının yere düşerken vereceği refleksle dışa doğru tamamen açık olması gerektiği sonucundan hareketle fotoğraftaki kişinin kesinlikle fotoğrafın çekimi esnasında öldüğünü ispatlamış ve iddiayı çürütmüştür.
Capa, İspanya İç Savaşı’nda 3 yıl boyunca çektiği fotoğrafların negatiflerini Fransa’daki dairesinde saklamaktaydı. İkinci Dünya Savaşı esnasında dairesini terk etmek zorunda kaldığında negatifleri yanına almamıştı ve yıllarca bu negatiflerin kaybolduğu düşünülmüştü. Ta ki bu negatifler bir valizin içinde Meksika’da 2007 yılında ortaya çıkana dek. Kurgu iddiaları açısından büyük önem taşıyan bu negatiflerin Meksika’ya nasıl gittiği gizemini halen koruyor. Capa’nın kardeşi Cornell bu negatifleri uzun görüşmeler sonucu alıyor ve sergiye açıyor ancak asıl sorun valizin içinden “Ölüm Anı” nı gösteren ne öncesi ne sonrası hiçbir negatif çıkmıyor. Bu da fotoğrafın gerçeklik iddilarını yeniden gündeme taşıyor ve bilinçli olarak yokedildiği öne sürülüyor. “Ölüm Anı” na ait negatiflerin hiçbir zaman o valizin içinde olmadığı, zira savaş esnasında VU dergisine gönderildiği ve derginin zimmetine geçtikten sonra da Capa’ya iade edilmediği yönünde karşı iddialar gündeme gelse de, fotoğrafın gerçekliği konusunda şüpheleri gidermiyor. Diğer bir yan iddia ise Ölüm Anı fotoğrafının Capa’nın Leica’sı ile değil, Gerda Taro’nun Rolleiflex’i ile çekildiği yönündedir ancak negatiflere ulaşılamadığı için bu iddia da kanıtlanamamaktadır.
Capa 1947 yılında bir radyoya röportaj verir. Röportajda Ölüm Anı’nın hikayesini anlatır. Kendi ağzından dinlediğimiz bu hikayeye göre, milislerin fotoğraflarını, karşı tepede bulunan makineli tüfeklere karşı manevra yaptıkları sırada çektiğini, hatta ölüm anını çekerken makinasını başının üstünde tuttuğunu, kadrajda o anı görmediğini, 3 ay sonra fotoğraf meşhur olunca, şansın yardımıyla bu kareyi kaydettiğini anlatır. Bu hikayenin karşı iddiası ise, Garcia’nın bir makineli tüfekle değil, sniper dediğimiz bir suikastçı tarafından vurulduğunu öne sürmektedir. Hatta o dönemde Cordoba bölgesinde bir suikastçı olduğuna dair bir iz olmadığını bu yüzden Garcia’nın aslında vurulmadığını, mizansen olduğu iddia edilmektedir.
Tüm bu iddiaları okuduktan sonra fotoğrafın gerçek mi kurgu mu olduğu konusunda bir karar varmak oldukça güç görünüyor. Karar her ne olursa olsun, Capa’ya olan hayranlığımızın ve saygımızın değişmeyeceğini düşünenlerdenim. Hele içinde bulunduğumuz zamanda gerçekliğiyle oynanmış onca fotoğrafı hayretler içinde izlerken, gerçek fotoğrafı yakalamak için hayatını ortaya koyan bir kişiye hayranlığım ve saygım bir kat daha artıyor.
24/10/2021
Ömer TOY
Kaynaklar ;
Robert Capa – Radyo Röportajı 1947 : https://youtu.be/MYe4ynXnqug
Robert Capa – In love and war : https://www.pbs.org/wnet/americanmasters/robert-capa-in-love-and-war/47/
The Mystery of the Mexican Suitcase : https://www.npr.org/sections/pictureshow/2010/12/28/132051886/mexicansuitcase
The Mexican Suitcase: the Rediscovered Spanish Civil War Negatives of Capa, Chim, and Taro :
https://journals.openedition.org/etudesphotographiques/3248?lang=en
Wrong place? Wrong Man?: https://www.theguardian.com/world/2009/jun/14/robert-capa-spain-photography
Federico Borrell García .: https://dbpedia.org/page/Federico_Borrell_Garc%C3%ADa
PROVING THAT ROBERT CAPA’S “FALLING SOLDIER” IS AUTHENTIC :
http://www.photographers.it/articoli/cd_capa/img/falling%20soldier.pdf