SİMETRİ – YÖN – SADELİK – PERSPEKTİF
FOTOĞRAFTA SİMETRİ
Simetri belirli bir eksene göre ölçü uygunluğu, bu eksenin iki bölgesinin yapı ve biçim benzerliği olarak tanımlanabilir.
Türk Dil Kurumunun sözlüğünde “İki veya daha çok şey arasında konum, biçim ve belirli bir eksene göre ölçü uygunluğu, bakışım” diye geçen simetri, aslen Fransızcadan gelmektedir.
Fotoğrafçılıkta da simetri çok sıklıkla kompozisyona estetik katmak için kullanılır. Genellikle yansıma yüzeyi olan doğal ortamlar tercih edilir. Örneğin göl yüzeyi, basit bir su birikintisi, buğulu sisli yansıma yaratabilecek yüzeylerde simetri uygulanır.
Simetrik Denge
Fotoğrafın ortasından yukarıdan aşağıya doğru hayali bir çizgi çizdiğimizi ve fotoğrafı ikiye katladığımızı düşünelim. Her iki alanda kalan ögelerin örtüşmesi durumunda simetrik bir denge sağlanmış olacaktır. Özellikle mimari fotograflarda sıklıkla karşılaştığımız bir denge türüdür. Çünkü simetri özellikle mimaride sıklıkla kullanılan bir kriterdir.
Bununla birlikte, saf simetrik denge, sıkıcı ve kısıtlı olabilir.
Fotoğrafta simetri kullanırken dikkat edilecek noktaların başında simetri ekseninin (simetrinin sağlandığı yüzey) fotoğraf karesinin orta bölgesi veya orta bölgesine çok yakın yerde kullanılmasıdır. Aksi takdirde fotoğrafta denge kayabilir, estetik bozulabilir. Aşağıdaki örneklerde göstermeye çalışalım:
Asimetri
Simetrinin olmaması ya da bozulmasıdır. Simetri hem fiziksel hem de soyut sistemlerin önemli bir özelliğidir ve kesin terimlerle veya daha estetik terimlerle gösterilebilir. Simetrinin yokluğu veya bozulması, beklenen veya istenen bir sistem için önemli sonuçlar doğurabilir.
FOTOĞRAFTA HAREKET YÖNÜ- BAKIŞ BOŞLUĞU
Bakış boşluğunda, canlının baktığı yönde boşluk aranırken; hareket yönünde ise nesnenin hareket ettiği yönde boşluk hedeflenmelidir. Yani bu kuralımız, kadraj alırken bakılan ve hareket edilen yönlerde boşluk olması gerektiğini vurgular.
Ardından iz bırakarak yüzen bir ördeğin yüzme istikametinde, önünde boşluk olmaksızın fotoğraflanması fotoğrafta zihinsel karmaşaya yol açacaktır. Zihin hareketi devam ettirircesine algılar. Fakat kadrajda devam edebilecek boşluk olmazsa zihinsel denge bozulmuş olur. Benzer bir durum bakış boşluğu oluşturmak için de varsayılabilir. Farazi dikdörtgen şeklindeki bir kadrajın en solunda duran birinin sola bakıyor olması ne kadar abes, ne kadar estetikten uzak duracaktır.
Burada dikkat edilecek hususlardan birisi de bakış boşluğunun sadece canlı nesneler için değil de cansız objeler için de kullanılır olmasıdır. Cansız nesnelerin de hissedilir bir bakış boşluğu vardır. Örneğin bir bankın oturulur yüzeyini bakış yönü olarak kabul ederiz. Dolayısı ile fotoğrafta bir bank ile kompozisyon oluşturulacaksa bakış boşluğuna bırakacağımız pay bankın oturulacak yönüdür. Arka kısmına boşluk bırakmak ise gerçekten abesle iştigal olacaktır.
FOTOĞRAFTA SADELİK
Bir fotoğrafta, ana öğenin yanında birçok yan öğe yer alır. Fotoğraf makinesi, gördüğünü film veya dijital ortama aktardığından, ana konuyu destekleyen öğelerin dışında kalan öğelerin, fotoğraf karesinden çıkarılması gerekmektedir. Bu sisteme ayıklayıcı yöntem adı verilir.
Bir başka ifade ile vizörden görülen fakat fotoğraf karesinde olmasını istemediğimiz öğelerin temizlenmesi ya da konu içindeki ağırlığının azaltılması sistemi, ayıklama sistemidir. Fotoğrafçı ayıklama işlemini gerçekleştirebilmek için çekim noktasını değiştirilebildiği gibi, alan derinliğinin etkisini de kullanabilir.
Örneğin, bir portre çekiminde modelin arkasında ve önünde yer alan istenmeyen öğelerin, alan derinliği azaltılarak flu hale getirilmek suretiyle fotoğraf karesi içindeki önemi azaltılabilir. İstenmeyen öğelerin çerçeve dışında kalması, değişik bir çekim noktasının kullanılmasıyla sağlanabildiği gibi, farklı odak uzunluğuna sahip objektifler kullanılmak suretiyle de sağlanabilir.
Bazen fotoğrafını çekeceğimiz konu için gereksiz gördüğümüz öğe canlı bir varlık olabilir. Bu durumda onun oradan ayrılmasını beklemekten başka çare yoktur. Bazen saatlerce beklememiz gerekebilir. Uzun süre beklemek, konu üzerindeki ışığın durumunu ya da modelin ifade biçimini değiştirebilir. Sadeleştirme için kullanılacak yöntemlerden biri de perspektiften yararlanmaktır. Örneğin bir futbol maçında, stadyumda izleyicilerden seçtiğimiz konu, yüzlerce insandan biri olabilir. Bu durumda geniş açılı bir objektifle, konuya yaklaşarak, öndeki insanı (ana temayı teşkil eden) abartarak büyütüp, arkadaki insanların fotoğraf karesi içerisinde kaplayacakları alanın oranını küçültmek suretiyle, diğer insanların konu üzerindeki ağırlığı azaltılabilir. Bir başka yöntem ise, çekim noktasında değişiklik yapmak yani farklı bir çekim noktası kullanmaktır.
Fotoğrafı sadeleştirmek en az öğe ile en iyiyi anlatmaktır. Yoksa tek bir şeyin fotoğrafını çekmek, fotoğrafın sadeleştirilmesi anlamına gelmez. Örneğin, bir insanın yazı yazmasını anlatmak için bir kalem fotoğrafı çekmek, kişinin yazı yazdığını anlatmak için yeterli değildir.
FOTOĞRAFTA PERSPEKTİF
Fotoğrafta perspektif, nesnelerin birbirleriyle olan mesafelerini, boyutlarını ve aralarındaki ilişkiyi anlatan oran ve ölçüdür.
Fotoğraflanan konuda istenilen bölgelerin daha belirgin olarak vurgulaması için izlenen yollardan biri de perspektif etkisidir. Cisimlere belli bir noktadan bakıldığında görülen, bulunulan noktadan görünen konunun görsel gerçeğidir. İnsan beyni objeleri bir zaman anında değil, bir zaman sürecinde algıladığından perspektif bozulmalarını zihinde düzelterek algılar. Örneğin tren raylarına baktığımızda bu rayların belli bir mesafeden sonra birbirine birleşiyormuş gibi görülmelerine rağmen hiç kimse bu rayların birleştiğini düşünmez.
Fotoğraf ise bir anın bir noktadan tespiti olduğundan aynı noktadan rayların fotoğrafı çekildiğinde, fotoğraf kâğıdında bu birleşme etkisi yok edilemez. Perspektif etkisinden yararlanarak bazı öğelerin vurgulanması sağlanabilir. 10-12 katlı iki binanın arasına girerek yerden gökyüzüne doğru çekilen bir fotoğrafta binalar gökyüzünde birleşiyormuş etkisi yaratılabilir. Bazen geniş açılı bir objektif kullanılarak perspektif etkisi artırılır, bazen tele objektif kullanılarak nesneler arasında, uzaklıklarına bağlı olarak ortaya çıkacak olan büyüklük etkileri azaltılabilir.
Nesnelerin 3 boyutlu görünümünü 2 boyuta indirgeyerek, üç boyutlu olarak göstermeye yarayan bir iz düşüm tekniğidir. Perspektif, cisimlerin gözümüze olan uzaklığını, yakınlığını, göz hizamızın aşağısında ve yukarısında oluşunu ifade eder. Perspektifte kural olarak, gözümüze yakın olan nesneler uzaktakilere göre daha büyüktür.
Mesela, bize yakın olan bir ağacın uzakta olan bir binadan daha büyük göründüğünü hepimiz biliriz. Oysa ki bina ağaçtan daha büyüktür. Bu yüzden bir ağacı bina kadar büyük gördüğümüzde beynimiz bunu mantıklı algılayamaz ve bize o binanın uzakta olduğunu söyler.
Farklı görüntüler yaratmak istediğimizde yani nesnelerin gerçeğe daha yakın ya da gerçeğinden daha uzakta görünmesini istediğimiz zamanlarda bu yöntemi kullanırız. Bir köpeği küçük göstermek istediğimizde konudan uzaklaşırken, büyük göstermek istediğimizde yakınlaşırız. Gerçek boyut elde etmek istediğimiz görüntü arasındaki fark ne kadar çoksa o kadar alana ihtiyacımız olacaktır.
Aslında bir fotoğrafçı fotoğrafını farklı açılardan ve mesafelerden çekerse nesnenin gerçekte olduğundan daha farklı ya da gerçeği gibi olduğu algısını rahatlıkla bizlere sunabilir.
Fotoğraf makinesinde derinlik hissi yoktur. Bunu sağlayan fotoğrafçı olacaktır. Kompozisyonu kurarken neyi nasıl çektiği, nasıl bir denge kurduğu önemlidir. Nesneler arasındaki mesafeleri kullanarak ilüzyonik görüntüler oluşturabileceği gibi, gerçek görüntüler de yakalayabilir.
Çekim yaparken fotoğraf makineniz zaten bir perspektif oluşturacaktır. Fakat perspektif ilkeleri başarılı biçimde kullanıldığında, fotoğrafta yer alan nesnelerin biçimini ve konumunu iyi bir biçimde aktarabilirseniz, fotoğrafa derinlik, mesafe ve hacim hissini verebilirsiniz.
Bunun için farklı odak uzaklıklarına sahip lensler, farklı açılardan yapılan çekimler fotoğrafınızın etkisini artıracaktır. İnsanlar genelde göz hizasından fotoğraf çekmeye alışkınlardır. Eğer farklı açılar ararsanız fotoğrafınız bambaşka tatlarda olacaktır. Zaten günlük yaşantınızda ‘başka perspektiften bakmak’ gibi terimleri sıklıkla duyuyorsunuzdur. Ne kadar farklı açılardan fotoğraf çekerseniz fotoğraf karenizdeki objelerin boyutu ve fotoğrafınızın derinlik hissi değişecektir.
Objeler fotoğraf makinesinden uzaklaştıkça daha az dikkat çekerler. Çünkü hava faktörü vardır. Çünkü havanın ışığı, fotoğraf makinesine geçerken konuyu etkiler. Hava ışığı kırar ve yönünü değiştirir. Bu da çekeceğimiz fotoğrafın kontrastının azalmasına ve görüntünün bulanıklaşmasına sebep olur. Eğer manzara fotoğrafı çekiyorsanız bu durum öğleden sonraları daha belli olur. Gündoğumu saatlerinde bu etkiyi daha az hissedersiniz.
Çoğu zaman derinlik, mesafe gibi konuları fotoğrafa aktarmak zor olabilir. Fotoğrafta perspektifi değiştirmenin en etkili yolu bakış açısının değiştirilmesidir.
İnsanlar genelde göz hizasında fotoğraf çekme eğilimi gösterirler. Yere eğilir, yukarı çıkar veya sağa ve sola hareket edersek o zaman perspektifimizi değiştirebiliriz.
İlk gördüğümüz şeyi hemen fotoğraflamak yerine biraz daha zahmete girip, farklı yerlerde farklı ölçülerde, açı ve kadraj aramamız gerekir. Aksi taktirde hep aynı, benzer, sıradan fotoğraflar üretmiş oluruz. Perpektifle oynayarak bambaşka duygularda fotoğraflar çekilebilir Geniş açılı lensleri kullanarak şahane fotoğraflar üretebilirsiniz. Hatta bu lenslerle oranlarla oynarak farklı tatlarda portreler üretmeniz de mümkündür. Farklı tasarlanan yapıların, sert gölgelerin, farklı formların peşine düşerek, nesnelerin arasındaki etkileşimleri takip ederek de değişik kareler üretebilirsiniz.
Farklı mesafelerden nesneler arasında nasıl ilişkiler olduğunu, birbirlerinden nasıl etkilendiklerini görmeliyiz. Bakış açımızı, yönümüzü değiştirmemiz gerekir. Tüm bunların temelinde ise hayata olan bakış açımız yatmaktadır. Fotoğrafı fotoğraf yapan temel unsurların dışında, aslında bizim hayatı nasıl algıladığımız da önemlidir. Okuduğumuz kitaplar, dinlediğimiz şarkılar, gördüğümüz şehirler, hayatımıza giren insanlar, mutluluklarımız, acılarımız, bunların hepsi fotoğrafın tadını oluşturacaktır. Hayata bakış açımız hiç kuşkusuz fotoğrafımıza da yansıyacaktır.
Bakış açımız değişirse her şey değişir, hayatımız da değişir, fotoğrafımız da değişir…
???